DİĞER
“Bu bir sinema kitabı ve yazarları oluştururken bir cast yönetmeni gibi düşündüm kendimi. Amacım bütün filmin etrafını sarmaktı. Anlatılmayan, atlanan şey kalmasın istedim. Bir boşluğa tahammülü yok bu filmin. Bence şahane bir kadro çıktı ortaya.”
"Ataol ve İsmet, Türkçe şiirin kendi dönemlerindeki belki en yoğun “ben anlatıcı”larıydı, giderek aynı zamanda toplumsal motifleri devreye sokma şampiyonu da oldular. İsmet göndergeye hep alışılmamış dolayımlar aradı, Ataol ise olabildiğince dolayımsızlığa, doğal dilin verdiği gerçeklik ve doğrudanlık izlenimine oynadı."
"Okumamak adlı bu yeni kitap ağırlıklı olarak kitaplar, yazarlar ve okuma halleri üzerine denemelerden oluşuyor, ama yazmak, yazarlık tutumları, vs. de haliyle işin içinde. 'Yazarlar[ın] genellikle kendinden emin olmayan insanlar' olduğunu, yaptıkları işe karşı radikal şekilde şüphe duyduklarını hatırlatıyor Zambra."
Otuz yıl sonrasının Türkiye’si nasıl bir yer olacak? Cevaplaması çok güç bu soruyu, Şahin Alpay ta 1991’de, Türkiye’nin önde gelen 32 simasına yöneltmiş… Bugünden bakınca cevaplar, beklentiler ve gerçekler arasındaki tezat dikkat çekici.
Çiçeklerden, kuşlardan ve elbette insandan çok evvel dünyaya geldi ilk ağaçlar, gövdesi kalınlaşan eğrelti otlarının ayaklanıp boylanmasıyla ormana dönüştüler
Jenny Erpenbeck, Gidiyor, Gitti, Gitmiş romanında Avrupa'daki mülteciliğin nasıl bir şey olduğunu, temel sorunlarının dayandığı bürokratik engelleri didaktizme düşme riskini üstlenme pahasına aktarıyor...
Tolga Karaçelik, emanet gibi durmayan, Türkiye sinema tarihinde hatırlanacak karakterler yaratıyor. Ve bu karakterler herhangi bir şeyin kahramanı da değiller...
Alejandro Jodorowsky, bir roman kahramanı kadar büyülü, bir büyücü kadar gerçek bir öykü anlatıcısı
Dali’nin “uyuşturucu benim” demesi gibi, külliyatının esas kaynağı, Jodorowsky’nin ta kendisidir...
Nuri Adıyeke, Bülent Bilmez, Ahmet Ersoy, Abdulhamit Kırmızı, Ahmet Kuyaş, Nazan Maksudyan, Oktay Özel ve İrvin Cemil Schick yanıtlıyor...
Kahramanlar, onların yaşantıları, genel olarak hayat, hatta anlatıcının kendisi hakkında kesinlikli sonuçlar çıkarmamızı istemiyor sanki Zambra; her halükârda bir esneklik payı bırakılması gereğine işaret ediyor
Murat Gülsoy: Ben sadece Doğu’ya değil Batı’ya da yabancıyım. Klasik Doğu-Batı meselesinden gitgide uzaklaştığımızı düşünüyorum. Artık Tanpınar’ın ya da Atay’ın kavradığı gibi bakmıyorum meseleye...
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.